https://e-hssci.com/index.php/hssci/issue/feedASES INTERNATIONAL JOURNAL OF HEALTH AND SPORTS SCIENCES (ISSN: 3023-5723)2025-01-13T10:41:16+03:00Editöreditor@e-hssci.comOpen Journal Systems<p><span style="vertical-align: inherit;">Dergimiz, Sağlık ve Spor Bilimleri alanına özgün araştırma makalelerinin yayınlandığı uluslararası, hakemli, indeksli bir dergidir. Yayın dili Türkçe ve İngilizce'dir.</span></p> <p><span style="vertical-align: inherit;">Ases Uluslararası Sağlık ve Spor Bilimleri Dergisi'nde aşağıdaki konular üzerine yazılanlar kabul edilir:</span></p> <p><span style="vertical-align: inherit;">Temel Tıp Bilimleri, Anatomi, Biyofizik,Biyoistatistik, Fizyoloji, İmmünoloji, Histoloji ve Embriyoloji, Tıbbi Biyoloji, Tıbbi Biyokimya, Tıbbi Mikrobiyoloji, Tıp Tarihi ve Etik, Tıp Eğitimi, Dahili Tıp Bilimleri, Acil Tıp, Adlı Tıp, Aile Hekimliği, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Deri ve Zührevi nakliyat, Enfeksiyon Hastalıkları, Üniversite Tıp ve Rehabilitasyon, Göğüs Hastalıkları, Halk Sağlığı, İç Hastalıkları, Kardiyoloji, Nöroloji, Nükleer Tıp, Radyasyon Onkolojisi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları, Radyoloji, Tıbbi Farmakoloji, Tıbbi Genetik, Cerrahi Bilimler , Anesteziyoloji ve Reanimasyon, Beyin ve Sinir Cerrahisi, Çocuk Cerrahisi, Genel Cerrahi, Göğüs Cerrahisi, Göz Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Kalp ve Damar Cerrahisi, Kulak, Burun, Boğaz Hastalıkları, Ortopedi ve Travmatoloji, Patoloji, Plastik-Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi, Üroloji, Diş Sağlığı, Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi, Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi, Diş Hastalıkları ve Tedavisi, Endodonti, Ortodonti, Pedodonti, Periodontoloji, Protetik Diş Tedavisi, Ağız Patolojisi, Eczacılık, Hemşirelik, Beslenme ve Diyet, Sağlık Turizmi, Sağlık Hizmetleri, Sağlık Yönetimi, FTR, Mikrobiyoloji, Medikal Tıp Mühendisliği, Biyomedikal, Biyomedikal Bilim, Gıda Mühendisliği, Beden Eğitimi ve Spor, Hareket ve Antrenman Bilimi, Spor Eğitimi, Spor Sağlık ve Beslenme, Egzersiz Fizyolojisi, Egzersiz ve Spor Psikolojisi, Spor Bilişim Teknolojisi, Spor Yönetimi, Rekreasyon, Spor İşletmeciliği, Spor Pazarlaması, Spor Sosyolojisi, Spor Biyomekaniği..</span></p> <p><span style="vertical-align: inherit;">Ayrıca Sağlık ve Spor Bilimleri ile ilgili diğer özgün çalışmalar diğer yazılar yayınlanır. Dergiye ulaşan, belirtilen kapsam dışında ve dergilere uygun olmayan yazılar editörü ya da yayın kurulu kararları ile hakemlerin değerlendirilmesine gerek duyulmadan geri taranır ve yazar(lar) iade edilir.</span></p>https://e-hssci.com/index.php/hssci/article/view/7CALCANEAL SPUR (TOPUK DİKENİ) HASTALARINDA VÜCUT KİTLE İNDEKSİNİN AYAK POSTÜRÜ, AĞRI VE YAŞAM KALİTESİNE ETKİSİ2024-03-21T11:51:28+03:00Müge KAYALIfztmuge@gmail.comMuhammet Bora Uzunermuzuner@gmail.com<p>Bu çalışmanın amacı calcaneal spur tanılı hastalarda Vücut Kitle Endeksinin(VKİ) morfolojik ölçümlerle beraber, ayak postürü, ağrı ve yaşam kalitesi üzerine etkilerini incelemektir. Çalışma calcaneal spur tanısı konmuş 34 birey(10 erkek,24 kadın) üzerinde yapılmıştır. Bireylerin yaş, cinsiyet, boy, kilo, vücut kitle indeksi (VKİ) ,ayak postür indeksi (FPI-6) , ağrı (Visial Analog Scala), yaşam kalitesi değerlendirmesine (SF-36) ve calcaneus açıları (böhler açısı, gissane açısı) bakılmıştır. Calcaneal spur (CS) tuberositas calcanei den çıkan osteofit bir çıkıntıdır. Calcaneal Spur genellikle tuberositenin procesus medialis inden kaynaklanır, ancak procesus lateralis’ten de meydana gelebilir. Plantar fascia nın enflamasyonuna bağlı olarak da gelişen bir durum olan Calcaneal Spur un diğer isimleri; calcaneal epin, plantar fasciit ve halk arasında topuk dikeni olarak geçmektedir. Vücut ağırlığı, topuk ağrısının, özellikle de plantar fasiit gibi durumların gelişmesinde ve şiddetlenmesinde rol oynayabilir. Aşırı vücut ağırlığı, topuk da dahil olmak üzere ayaklara ek baskı uygulayarak enflamasyon ve ağrıya katkıda bulunabilir. Sonuç olarak calcaneal spur görülme oranı kadınlarda erkeklerden daha fazladır. VKİ>30 olan bireylerde ayak postüründe supinasyon ya da pronasyon açıları artmaktadır. Calcaneal açıdaki (gnisse-böhler) değişiklikler ayağa etki eden mekanik kuvvetleri etkilemektedir. CS'nin patolojisini belirlemek için daha fazla radyolojik görüntü değerlendirilmelidir. Bu sayede yeni çalışmalar için öncülük edebilir ve calcaneal spur patolojisinde daha fazla bilgi sağlayabilir.</p>2024-12-25T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 ASES INTERNATIONAL JOURNAL OF HEALTH AND SPORTS SCIENCES (ISSN: 3023-5723)https://e-hssci.com/index.php/hssci/article/view/15HUZUREVİ SAKİNLERİNİN KANITA DAYALI ERGOTERAPİ YAKLAŞIMIYLA YAŞAM KALİTESİNİN İNCELENMESİ2025-01-04T09:34:45+03:00Ayyüce İNCEinfoases@gmail.comSevda ASQAROVAinfoases@gmail.com<p>Yaşlılık dönemi, bireylerin fiziksel, psikolojik ve sosyal yönden çeşitli değişiklikler geçirdiği bir süreç olup, bu dönemde ortaya çıkan en önemli sorunlardan biri konut ve bakım hizmetlerine dair yaşanan zorluklardır. Özellikle bakıma muhtaç ve kimsesiz yaşlı bireyler için bu sorunlar daha da belirginleşmektedir. Huzurevleri, bu bireylerin sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılayan, onlara rahat ve sağlıklı bir yaşam sunmayı hedefleyen önemli kurumlardır. Çalışmanın amacı, huzurevi sakinlerinin yaşam kalitesine yönelik ergoterapi müdahalelerinin etkilerini değerlendirmek, ergoterapi yaklaşımlarının yaşam kalitesi üzerindeki etkilerini incelemek ve bu alandaki literatüre katkı sağlamaktır. Araştırma, Niğde ilinin Bor ilçesindeki Ahmet Kuddusi Huzurevi'nde kalan 60 yaş ve üzeri 30 bireyle gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara öncelikle sosyo-demografik bilgiler formu uygulanmış, ardından yaşam kalitesini ölçmek için SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği ve yaşam doyumu düzeylerini değerlendiren Yaşam Doyumu Ölçeği kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda, ergoterapi müdahaleleri birey odaklı olarak planlanmış ve 6 hafta süresince grup çalışmaları şeklinde uygulanmıştır. Çalışma, huzurevinde kalan yaşlıların yaşam kalitesini iyileştirmeye yönelik ergoterapinin etkinliğini vurgulamayı hedeflemiştir. Bu ölçeklerle elde edilen veriler doğrultusunda, ergoterapi müdahaleleri yaşlı bireylerin günlük yaşam aktivitelerinde daha bağımsız hale gelmelerine, sosyal katılımlarını artırmalarına ve genel sağlık durumlarını iyileştirmelerine yardımcı olmuştur. Çalışma, ergoterapinin huzurevi sakinlerinin yaşam kalitesini artırmada önemli bir rol oynadığını, aynı zamanda yaşlı bireylerin toplumsal katılımını güçlendirdiğini ve sağlıklı bir yaşam sürmelerine katkı sağladığını ortaya koymuştur. Sonuç olarak, ergoterapinin bu alandaki uygulamalarının yaygınlaştırılması ve iyileştirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.</p>2024-12-20T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2025 ASES INTERNATIONAL JOURNAL OF HEALTH AND SPORTS SCIENCES (ISSN: 3023-5723)https://e-hssci.com/index.php/hssci/article/view/12DOĞU CEZAYİR'DE GELENEKSEL TIPTA KULLANILAN ŞİFA BİTKİLERİNE İLİŞKİN ETOBOTANİK ARAŞTIRMA2024-12-23T15:59:16+03:00Karina BACHTARZIinfoases@gmail.comAssia ALLAOUIinfoases@gmail.comLilia BELKACEMinfoases@gmail.com<p>Geleneksel tıp, kültürel mirasın önemli bir unsurunu temsil ettiği ve aynı zamanda ilaç endüstrisi ürünlerinin şaşırtıcı maliyetleri nedeniyle, toplumların büyük bir çoğunluğunun sağlık sorunlarını tedavi etmek için ana başvuru kaynağı olmaya devam etmektedir. Bu bilginin bir nesilden diğerine sözlü olarak aktarılması, kaybolmaya ve hatta bozulmaya karşı bağışık değildir. Bunun için, farklı bölgelerdeki etnobotanik çalışma, yeni moleküllerin araştırılması ve geliştirilmesinde önemli bir bileşeni temsil eden şifalı bitkiler ve kullanımları hakkında bilgi ve tanımlama için gereklidir. Cezayir dahil birçok ülke bu tesislerin geliştirilmesiyle ilgileniyor. DSÖ'nün, kullanımlarını standart hale getirmek için bitkisel tedavilerin güvenlik ve etkinliğinin değerlendirilmesini önerdiği belirtilmelidir. Bu çalışmalarda kullanılan yöntemler arasında, amacı bitkilerin farklı geleneksel ve tıbbi kullanımlarını bilmek olan etnobotanik araştırma yer almaktadır. Toplanan bilgiler, bir bitkinin hem kullanımı açısından hem de belirli bir bölgedeki bilgisi açısından önemini değerlendirmeyi mümkün kılan nicel endeksler kullanılarak işlenecektir.<br>Doğu Cezayir'deki 18 vilayette, farklı kültürel ve sosyo-ekonomik düzeylere ait yaklaşık toplam 269 bitki uzmanına rastgele dağıtılan anket formları kullanılarak etnobotanik bir araştırma yapıldı. Araştırmamızın aracı, yarı doğrudan görüşmeye rehberlik etmek için hazırlanmış cevapları olan bir soru listesi içeren bir formdur; etnobotanik araştırmanın standart prosedürlerine uyuldu. İki etnobotanik indeks kullanıldı: Göreceli Popülerlik Düzeyi (RPL) ve Doğruluk düzeyi (FL).<br>Verilerin işlenmesi, çalışma alanımızda tıbbi bitki kullanımının her iki cinsiyette tüm yaş gruplarında çok yaygın olduğunu gözlemlememizi sağladı. Bilgi verenlerin %53,90 5 yıldan fazla bir süredir fitoterapi alanında çalışıyor, bitkiler en çok alıntı yapılanlar Pistacia lentiscus L, Rubus ulmifolius, Oleaeuropaea L Teucrium polium L'dir. RPL için sonuçlar sırasıyla 1, 0, 73, 0, 26 ve 0.25 ve FL indeksi için sırasıyla 100, 90, 45, 88, 88'dir. ve 84, 05<br>Bu bitkisel ilaçlar, yaraları iyileştirmek için gelecekteki ilaçlar için araştırma temeli olarak kabul edilebilir.</p>2024-12-20T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 ASES INTERNATIONAL JOURNAL OF HEALTH AND SPORTS SCIENCES (ISSN: 3023-5723)https://e-hssci.com/index.php/hssci/article/view/29-35FİLM ANALİZİ YÖNTEMİYLE İKİMİZİN HİKAYESİ FİLMİNİN ÇİFT TERAPİSİ YAKLAŞIMIYLA BİRLİKTE İNCELENMESİ2024-12-23T14:47:01+03:00Meryem Karaazizinfoases@gmail.comLila Cemgünallcemgunal@gmail.com<p>The Story of Us, 15 yıllık evliliklerini sürdürmekte zorlanan Katie ve kocası Ben’in inişli çıkışlı hikayesini anlatıyor. Filmde geri dönüşler aracılığıyla ilk tanıştıkları zamandan geldikleri güne kadar olan mutlu ve hüzünlü anlar aktarılıyor. Çocuklarına aralarındaki huzursuzluğu belli etmemek için mutlu gibi görünmeye çalışan çift çocukları kamp için evden ayrıldığı zaman ilişkilerini tekrar değerlendirme kararı alırlar bunun ardından eşler de çift terapisine katılarak ilişkilerini düzeltmeye çalışıyorlar. Bu çalışmada aile terapisi yöntemlerinden Carl Whitaker ve Virginia Satir tarafından geliştirilen Yaşantısal Yaklaşımların bir alt modeli olan Duygu Odaklı Terapi modeli ile “The Story of Us” filmi birlikte incelenmeye alınacaklardır. Greenberg ve Johnson tarafından geliştirilen Duygu Odaklı Terapiler terapide duyguların öne çıkmasına dikkat çekerek danışanların yaşantılarına önem verirler. Bu çalışmada Duygu Odaklı Terapinin ne olduğu, amaçları, temel kavramları, uygulanış biçimi ve film analizinde nasıl kullanılacağı işlenmiştir. Analizde Duygu Odaklı Terapi modelinin seçilmesinin amacı filmdeki karakterlere ve çift arasındaki sorunları çözmeye en uygun olan terapi yöntemi olmasıdır. Bu çalışmayı ele alırken film analizi yöntemi ile birlikte doküman analizi yönteminin de çalışmaya katkılarına yer verilecektir. Film analiz yöntemi son zamanlarda çok popüler olup insanların etkisini daha kolay çekmektedir çünkü insanlar izlediği filmler aracılığıyla kendi günlük yaşamlarındaki yaşayış biçimi ve sorunlarına da dıştan bakabilme fırsatı bulup empati kurabilme şansını elde ediyorlar. Sonuç olarak, normal hayatımızda karşılaşabileceğimiz bu aile tablosunu içeren film, çift ve aile terapilerine sıklıkla konu olacağından dolayı, yeni yapılacak olan film analizlerine yol göstermesi adına ve Duygu Odaklı Terapi yöntemlerine katkıda bulunabileceği için incelenmeye başlanmıştır.</p>2024-12-20T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 ASES INTERNATIONAL JOURNAL OF HEALTH AND SPORTS SCIENCES (ISSN: 3023-5723)https://e-hssci.com/index.php/hssci/article/view/8THE IMPORTANCE OF PHYSICAL ACTIVITY IN THE INTERACTION BEHAVIOURS AND EMOTIONAL CHARACTERISTICS OF INDIVIDUALS WITH MENTAL RETARDATION AND DEVELOPMENTAL DISABILITIES: A TRADITIONAL REVIEW2024-12-05T01:56:30+03:00Turan Başkonuştbaskonus@bandirma.edu.trÖner SOYKANsoykanoner@gmail.com<p>Improving the quality of life of individuals with mental retardation and developmental disabilities is of great importance for public health and individual well-being. In this context, physical activity is a critical tool in improving individuals' physical health, improving their social interaction skills, and supporting their emotional characteristics. While the developing literature provides important findings to understand the effects of physical activity, it also emphasizes the need for comprehensive evaluations in this field. Regular physical activity improves physical health, strengthens social skills, and promotes emotional well-being in individuals with disabilities. However, it has also been reported that these activities contribute to physical fitness increased self-esteem, emotional regulation, and social participation. Such benefits are seen to have positive reflections on both the individual and social lives of individuals. In this study, the effects of physical activity in individuals with mental retardation and developmental disabilities were discussed comprehensively. The literature shows that physical activity improves physical health indicators and significantly contributes to the individual's social, emotional, and psychological well-being. In addition to supporting musculoskeletal functions, physical activity positively affects cardiovascular health, motor skill development, and weight management. In addition, it has been stated that it increases individuals' self-esteem, reduces negative emotional states such as stress and anxiety, improves social interactions, and facilitates their integration into society. The research was conducted using the traditional review method, and the effects and importance of physical activity in mental retardation and developmental disability were revealed through literature research. As a result of the study, it is revealed that physical activity alleviates the emotional difficulties of individuals, improves their social skills, and improves their quality of life. The literature points out that physical activity programs should be adapted to the individual needs of individuals. The study emphasizes that physical activity is a multifaceted tool that improves the social cohesion and general well-being of individuals with mental retardation and developmental disabilities and the importance of developing more comprehensive and accessible programs to ensure the sustainability of this effect.</p>2024-12-20T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 ASES INTERNATIONAL JOURNAL OF HEALTH AND SPORTS SCIENCES (ISSN: 3023-5723)https://e-hssci.com/index.php/hssci/article/view/18HOLACRACY IN SPECIAL EDUCATION AND REHABILITATION CENTERS: PARTICIPATIVE AND FLEXIBLE MANAGEMENT APPROACHES2025-01-13T10:41:16+03:00Dr. TURAN BAŞKONUŞinfoases@gmail.com<p>The aim of this article is to evaluate the potential of holacracy as a model that can provide solutions to the problems encountered in the management structures of special education and rehabilitation centers and to analyze this model as a management approach applicable in such centers. Special education and rehabilitation centers play an important role in the education and integration of individuals with special needs into society. However, the management structures of these centers in Turkey are generally established on centralized models, which leads to various problems in terms of the effectiveness and sustainability of services. The planning deficiencies, personnel shortages, coordination problems and weaknesses in control mechanisms brought about by centralized structures indicate that there is a need for improvement in management processes. In this context, the holacracy model offers an approach based on flexibility and participation as an alternative to traditional management systems. Holacracy aims to create a more democratic and agile management structure by basing decision-making processes on roles rather than individuals. The application of this model in special education and rehabilitation centers can offer advantages such as increasing the effectiveness of individualized education programs, increasing the motivation of employees and responding quickly to local needs. However, there are difficulties in the transition to holacracy, such as the adaptation of employees to the new management model, the flexibility of leadership roles, and the necessity of technological infrastructure. Therefore, strategic planning, personnel training, and public-private cooperation are of great importance in the transition process. The holacracy model is considered a strong alternative that can increase quality and support a sustainable structure in the management of special education and rehabilitation centers.</p>2024-12-20T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2025 ASES INTERNATIONAL JOURNAL OF HEALTH AND SPORTS SCIENCES (ISSN: 3023-5723)https://e-hssci.com/index.php/hssci/article/view/6FINE KINNEY İLE BULANIK(FUZZY) FINE KINNEY KARŞILAŞTIRILMASI:BİR UYGULAMA COMPARISON OF FINE KINNEY AND FUZZY FINE KİNNEY: AN APPLICATION2024-01-27T15:14:59+03:00Yurdagül Hoşgöryrdglklc@hotmail.comKadir Sercan BAYRAMinfoases@gmail.com<p>İşçi sağlığı ve iş güvenliği yüzyıllardır var olan kavramlardır. Her geçen gün daha önemli hale gelen bu kavramlar ilk olarak İngiltere’de başlamış olup, sonrasında tüm Avrupa’ya yayılmıştır. Ülkemizde ise 2012 yılında çıkarılan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile resmiyet kazanmıştır. Kamu ve özel kurumların tümünde zorunlu hale getirilen risk değerlendirme analizi iş güvenliği uzmanları tarafından hazırlanmaktadır. Analiz yapılırken uzmanlar çeşitli risk değerlendirme yöntemlerinden faydalanmaktadır. Fakat zamanla anlaşılıyor ki her iş güvenliği uzmanının tecrübesinden, bakış açışından, bilgilerinden kaynaklı yaptıkları yorumlar sonucunda farklı risk skorları elde edilmekte ve önem derecesi ona göre belirlenmektedir. Bu sorunun ortadan kaldırmak için ise risk değerlendirme yöntemi olarak sayısal yöntem olan Fine-Kinney tercih edilmektedir. Bu yöntem hem sayısal hem de kolay uygulanabilirdir. Diğer yöntemlerden farklı olarak frekans skalası bulunmaktadır. Buna rağmen Fine-Kinney yöntemi uygulanırken de aynı sorunla karşılaşılması mümkün olduğu için bu karmaşayı ortadan kaldırmak için Bulanık(Fuzzy) Fine-Kinney yöntemi uygulanarak karşılaştırma yapılmıştır. Çalışmanın sonucunda Bulanık Fine-Kinney yöntemi ile yapılan risk değerlendirme analizinden belirsizliklerin ve uzman görüş ayrılıklarının ortadan kalktığı görülmektedir.</p>2024-12-25T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 ASES INTERNATIONAL JOURNAL OF HEALTH AND SPORTS SCIENCES (ISSN: 3023-5723)https://e-hssci.com/index.php/hssci/article/view/13OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARDA BESİN DESTEKLERİNİN ROLÜ2024-12-23T19:53:17+03:00BİSET GÜLER TOPALbisetguler@ogr.bandirma.edu.trHande ÖNGÜN YILMAZhyilmaz@bandirma.edu.tr<p>Otizm spektrum bozukluğu (OSB), çocuğun bilişsel işlevlerinin bozulmasıyla karakterize<br>olan, prevalansı son yıllarda sürekli artan nörogelişimsel bozukluktur. Hastalığın gelişimini<br>hem genetik hem de çevresel faktörlerin etkileyebileceği düşünülmektedir. Çevresel faktörler<br>grubunda beslenme, OSB gelişiminde kritik bir rol oynamaktadır. Otizm spektrum bozukluğu<br>olan bireyler, besin seçiciliği, besinlerin sindirimi ve emilimindeki sıkıntılar nedeniyle<br>beslenmelerinde ciddi sorunlar yaşarlar. Bu nedenle otizmli çocukların beslenme kalitesi<br>sağlıklı çocuklara göre daha düşüktür. Otizmli çocukların genel olarak besin değeri düşük,<br>enerji açısından yoğun gıdaları tercih etmeleri; metabolizmalarını değiştirerek oksidatif<br>radikallerin birikmesine yol açmakta zihinsel ve fiziksel olarak olumsuz etkilenmelerine<br>neden olmaktadır. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, OSB semptomlarını kontrol etmede<br>veya azaltmada, otizmli çocukların yaşam kalitelerini arttırmada beslenme müdahalelerinin<br>önemini vurgulamaktadır. Otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarda, artmış oksidatif<br>stres,metilasyon yolu yetersizliği, mitokondriyal bozukluklar,sülfat eksikliği ve lityum<br>eksikliği olmak üzere çeşitli metabolik sorunlar nedeniyle besin takviyesine olan ihtiyaç<br>artmaktadır bu nedenle besin destekleri otizmde yaygın olarak<br>kullanılmaktadır.Araştırmalar, otizm spektrum bozukluğu olan çocukların hastalığın<br>ilerlemesinden ve semptomların sınıflandırılmasından bağımsız olarak farklı şekilde<br>beslendiğini göstermiştir. Birçoğunda diyet değişiklikleri ve farklı yeme düzenleri gösteren<br>yeme bozuklukları vardır. Besin desteklerinin ve belirli diyetlerin OSB&#39;li çocuklarda<br>gastrointestinal semptomları ve nörolojik bozuklukları potansiyel olarak değiştirip<br>değiştiremeyeceği belirsizliğini korumaktadır. Sunulan sonuçlar daha fazla araştırmanın<br>yolunu açmaktadır ve OSB&#39;nin daha iyi anlaşılmasının etkili beslenme stratejilerinin<br>geliştirilmesini sağlayacağına dair umut vermektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalar da<br>besin desteklerinin OSB semptomlarını kontrol etmede veya azaltmada yararlı olduğunu<br>göstermektedir. Bu besin desteklerinden bazıları B-6 vitamini ve magnezyum, B-12 vitamini,<br>C vitamini, A vitamini, omega-3, probiyotik ve deve sütü takviyesidir. Besin desteklerinin<br>terapötik kanıtları çok yeni olsa da OSB semptomlarını hafifletmek, yaşam kalitesini<br>arttırmak ve gelecekteki tedavileri planlamak için umut vericidir.</p>2024-12-20T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 ASES INTERNATIONAL JOURNAL OF HEALTH AND SPORTS SCIENCES (ISSN: 3023-5723)https://e-hssci.com/index.php/hssci/article/view/11İNSAN GIDALARINDA DOĞAL ANTİOKSİDANLARIN FAYDASI2024-12-23T15:28:25+03:00Karina BACHTARZIinfoases@gmail.comAssia ALLAOUIinfoases@gmail.comLilia BELKACEMinfoases@gmail.com<p>"Antioksidanlar" terimi altında, gıdalarımızda veya belirli bitkilerde doğal olarak bulunan ve vücut hücrelerini serbest radikallerin etkisinden korumaya yardımcı olma gibi ortak etkiye sahip olan belirli vitaminleri, eser elementleri, belirli mikro besinleri gruplandırıyoruz. . Serbest radikaller, vücudumuzun normal işleyişi sırasında hücrelerimizde doğal olarak üretilen moleküllerdir ancak bu üretim kirlilik, tütün veya güneşten gelen UV ışınları gibi dış etkenlerin etkisiyle artar. Aşırı serbest radikaller, hücrelerin erken yaşlanmasına ve bazı hastalıkların gelişmesine yol açabilir.</p> <p>Kansere karşı tedavi edici veya önleyici amaçlarla kullanılan antioksidanlarca zengin bitki ve besinlere ilişkin bilgileri belirlemek; Doğu Cezayir'deki iki willayada 39 bitki uzmanı ile Şubat-Nisan döneminde etnobotanik bir araştırma yapıldı. Araştırmamızın aracı, cevapları hazırlanmış ve etnobotanik indeksleri hesaplanmış soru listesi içeren bir formdur.</p> <p>Sonuçlar Ephedra, Moringa, Zerdeçal, Costus ve Nigella'nın oldukça önemli bir Sadakat İndeksine sahip olduğunu ve kanser tedavisinde kullanıldığını göstermektedir.</p> <p>Verilerin işlenmesi ayrıca acılığa karşı savaşmak için kullanılan birkaç bitkinin envanterini çıkarmamıza da izin verdi, kırmızı biber ve karabiber popülerlik indeksi (RPL) 0,76 gibi yüksek bir puan aldı ve bu nedenle daha çok kullanılan iki ürün.</p>2024-12-20T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 ASES INTERNATIONAL JOURNAL OF HEALTH AND SPORTS SCIENCES (ISSN: 3023-5723)https://e-hssci.com/index.php/hssci/article/view/9YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞUNDA BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ: BİR OLGU SUNUMU2024-12-23T14:30:17+03:00Elif Yeğenağayegenagaelif@gmail.comMeryem Karaazizmeryem.karaaziz@neu.edu.tr<p>Bu olgu sunumunda, DSM-5 tanı kriterlerine göre Yaygın Anksiyete bozukluğu semptomları gösteren 43 yaşındaki kadın danışana bilişsel davranışçı terapi yöntemi ile tedavi uygulanmıştır. Danışan son bir senedir yoğun kaygı durumu içinde olduğunu, kontol etmekte güçlük çektiği bu kaygı durumunun günlük yaşantısını olumsuz şekilde etkilediğini beliritmiştir. Yaşadığı yoğun kaygı durumunun zamanla azalmadığını aksine artarak devam ettiğini gören danışan profesyonel bir desteğe başvurmuştur. Terapinin en başında danışana Yaygın Anksiyete bozukluğu ve tedavi süreci ile ilgili bilgi verilmiştir. Danışanın içinde bulunduğu bu kaygı durumundan çıkabilmesi, durumla ilgili farkındalık kazanabilmesi ve yaşadığı duygu ve düşünceleri ortaya çıkarabilmek amacıyla doğrudan sorular ve yönlendirilmiş keşif teknikleri uygulanmıştır. Uygulanan teknikler ve tedavi süreci ile kaygı yaratan durumların ortaya çıkması ve tekrar değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir. Uygulanan tedavi sonucunda davranışsal ve düşüncesel değişiklikler gözlemlenmiştir.</p>2024-12-20T00:00:00+03:00Telif Hakkı (c) 2024 ASES INTERNATIONAL JOURNAL OF HEALTH AND SPORTS SCIENCES (ISSN: 3023-5723)